T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

Attığımız adımlar ve desteklerle, hayvancılıkta kendi kendimize yeterli hale geleceğiz

Yayın Tarihi : 11.03.2017

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik attıkları adımlar ve desteklerle kırmızı et sorununu kısa süre içinde çözmeyi istediklerini belirterek "Desteklerimiz her alanda var. Biz hayvancılık yaptım diyenin arkasında, yanında olacağız. Onun kazanması demek, 80 milyonun kazanması demektir. Bu dayanışma içinde 70 milyon, 80 milyon küçükbaş hayvana ulaşmamız gerekiyor. Biz hayvancılıkta kendi kendimize yeterli olmak durumundayız. Çiftçimizi, hayvancılıkla uğraşan vatandaşımızı zengin etmek durumundayız." dedi.

Bir dizi program için Adana'ya gelen Bakan Çelik, evvela bir otelde düzenlenen Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Küçükbaş Hayvancılık Sektör Toplantısı'nda konuştu. Çelik, konuşmasında hem siyasi gündemleri hem de bakanlıklarının gündemlerini buluşturarak il ziyaretleri gerçekleştirdiklerini söyledi.

Birlik başkanı Nihat Çelik'in hayvancılıktaki sorunları anlattığını belirten Çelik, "Aslında biz eleştiriye açığız. Bakanlık olarak 'hiçbir eksiğimiz yok, her şey dört dörtlük' gibi bir yaklaşımı da doğru bulmuyoruz." diye konuştu.

Çelik, üreticilerin sorunlarını dinlemek istediklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Başkan konuşurken 'Evet'le başladı. Çok ustalıkla. Ben Türkiye'yi geziyorum. Dün akşam Sayın Cumhurbaşkanımızla Rusya'daydık, sonra buraya geldim, bu akşam da İzmir'deyiz, pazar günü Bursa'dayız, salı akşamı Artvin ve Rize'deyiz, her yerdeyiz. 'Evet'lerin gelişinde çok şükür sorun yok. 'Evet'te problem yok da bu toplantıdaki 'evet'ler biraz pahalı 'evet'ler. Başkan bu 'evet'leri biraz pahalıya getirmek istiyor. Netice itibariyle sektör bizim sektörümüz, üreticiler bizim üreticimiz ne yapsak aslında kendimize yapmış oluyoruz. Dolayısıyla kimsenin bindiği dalı kesmek gibi bir lüksü yok. Tam tersine bindiğimiz dalı ve ağacı güçlendirme gibi bir sorumluluğumuz var. İnşallah onu yerine getirme gayreti içerisinde olacağız."

"Türkiye'de 15 senedir istikraklı bir yönetime sahip"

Ülke olarak zor bir dönemden geçildiğine işaret eden Bakan Çelik, "Dışarıda, normal demokratik bir lehte ve aleyhte referandum konuşmasıyla ilgili olarak 'lehte konuşma yapamazsınız, evetle ilgili konuşma yapamazsınız' gibi demokratik ülkeler açısından son derece garip ve izahı mümkün olmayan uygulamaların yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Ekonomik anlamda çökertme faaliyetlerini, Türkiye'ye saldırı faaliyetlerinin yaşandığını hep beraber izliyoruz." ifadelerini kullandı.

Çelik, dünyada lider ve yönetim sorunu olduğuna işaret ederek şöyle devam etti:

"Dünya insanlığı, ülkeleri yönetme sorunuyla karşı karşıya. Dünün Avrupası yok, ırkçılık almış başını gidiyor ve nereye varacağı da belli değil. Avrupa kendisine vaziyet edemiyor. Suçu başkasında aramasın. 'Kopenhag kriterlerinin önümüze koymuş olduğu kriterlere uyun' diyoruz. Yıllarca bize 'ona uyun' dediler, biz o kriterleri gerçekleştirdik, şimdi onlara diyoruz ki 'siz ne alemdesiniz?' Akıllarına vaziyet edememenin, acziyetlerini Türkiye üzerine yıkmaya çalışıyorlar. Türkiye'de lider sorunu yok, Türkiye'de yönetenlerle yönetilenlerin dayanışmasında bir problem yok. 15 senedir istikrarlı bir yönetim gidiyor."

Millete sahip çıktıkları sürece birlik ve beraberliğin devam edeceğini anlatan Çelik,  Türkiye'nin istikrarını bozmak isteyenler olduğuna, ülkenin bölgede güç dengelerinin dışında kalınmasının istendiğine dikkati çekti. Türkiye'nin buna müsaade etmeyeceğini dile getiren Çelik, "Hele Türkiye'nin bugünkü yönetimi buna müsaade eder mi? Sen kafana göre 100 yıl önce çizdiğin planları, şimdi yine masa başında çizeceksin, Türkiye de bunları izleyecek. Öyle bir anlayış yok, onlar çok geride kaldı, çok demode oldu. 80 milyonuna sahip çıkan, 783 bin kilometre karesine sahip çıkan, dostunu ve düşmanını bilen bir yönetim var Türkiye'de. Bunu herkes görüyor." değerlendirmesinde bulundu.

"Tarımın farkında olarak geleceğimizi inşa etmek durumundayız"

Çelik, tabii ki yemek için yaşamadıklarını ama yaşamak için yemek durumunda olduklarını, yemek denildiğinde de sofralarımızın vazgeçilmezi et konusunun ister istemez gündeme geldiğini aktardı.

Tarımın dün olduğu gibi bugün de stratejik bir sektör olduğunu, sanayi devrimiyle sanki biraz ötelenmiş olsa da öneminin arttığını vurgulayan Çelik,  "Türkiye'nin nüfusu, dünyanın nüfusu artıyor. Ne yiyecek bu insanlar? Bu salonu dolduran insanların ürettiklerine mahkûm dünya insanlığı. Onun için siz çok kıymete bineceksiniz. Bunun farkında olarak geleceğimizi inşa etmek durumundayız. Nüfus artıyor. Küresel ısınma, iklim şartları değişiyor, tarım arazilere küçülüyor ister istemez tarım da böylece kıymete biniyor." diye konuştu.

Çelik, Dünya Gıda Örgütünün yaptığı araştırmaya göre, 30 yıl sonra dünya nüfusunu beslemek için hâlihazırdaki üretim ve hasılanın yüzde 60 artması gerektiğini, aksi halde 2 milyar aç ve yoksul insana 2 milyar daha ekleneceğini, dünya nüfusunun yarısının aç ve yoksullukla karşı karşıya kalacağını, bu durumun da barış ve huzuru tehdit edeceğini belirtti.

Mevcut arazi, toprak ve üreticinin korunması, teknolojinin iyi kullanılması gerektiğini ifade eden Çelik, "Ki bu yarıştan kopmayalım. Aksi takdirde bu yarıştan koparsanız vay halimize, gelecek olan gıda savaşlarının da kapısını aralamış olacaksınız." dedi.

Çelik, tarımın hayvancılığın kıymetini bilen Türkiye'nin bu sektörlere çok ciddi destek verdiğini, bu sektörlerden elde edelin hasılanın artması için mutlak suretle yeni adımlarla bakış açıların geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.

"Milletin boğazına kimse ekmeği dizmeye kalkmasın"

Yılda son derece düşük olarak küçükbaş hayvancılıktan 113 bin ton et elde edildiğini, 42 milyon olan küçükbaş hayvan sayısının da çok az olduğunu belirten Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Onun için milletin boğazına kimse ekmeği dizmeye kalkmasın. Şunu yemeyin bunu yemeyin. Bunu bilim adamları adı altında yapanları doğrusu bu salonda da bir kez daha kınıyorum. 50 kere söyledik. 'Ekmek yemeyin, süt içmeyin, et yemeyin. Yok şunları yemeyin.' Bu nasıl bir yaklaşımdır nasıl bir bilimsel yaklaşımdır. Bir kişinin rahatsızlığı varsa hangi ürünleri tüketmemesi gerektiğini doktor ona söyler. En fazla siz bir bu konuda gerçekten dirsek çürütmüş, kafa yormuşsanız dersiniz ki 'ayarında yiyin kararında yiyin' deyin. Küçükbaş hayvan etiyle ilgili öyle bir yanlış imaj oluşturuldu ki şuymuş, buymuş, hepsi yalan. Bu coğrafyada bizim damak tadımıza en uygun küçükbaş hayvan etidir. Bunu tükettirmeyerek neyi amaçlıyorlar? Bakın şunu unutmayın çok büyük savaşlar var. Gördüğünüz savaşlar var Suriye'deki gibi, bir de görmediğiniz ticari savaşlar var. Ne yapmak istiyorlar. Bu coğrafya, küçükbaş hayvancılığa uygun. Küçükbaş hayvancılıktan bu coğrafyayı çıkaralım. Çıkarmanın taktiği nedir? Taktiği gayet açık. Yani organik diyorsunuz. Zaten birçoğu yaylalarda ovalarda meralarda organik olarak beslenen bu hayvanların etini yemeyeceğiz de ne yiyeceğiz? Hangi eti yiyeceğiz. Saçma sapan yaklaşımlarla maalesef bu milletin ana uğraş alanlarından hayvancılıktan ana damarlarından birisini kurutma gayreti içerisindeler. Buna hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz. Bizim daha büyük hedeflerimiz var. "

Bakan Çelik, üreticinin malını dünyaya satabilmesi için uluslararası iş forumlarına katıldıklarını,  diğer taraftan bu ürünlerin içeride de tüketilmesini sağlayacak mekanizmalar kurulduğunu belirterek,  "Gerçekten hiç izahı mümkün olmayan propagandalarla üreticimize nasıl darbe vurduklarının farkında olmayan zavallıları da burada bir kez daha kınadığımı özellikle belirtmek istiyorum." ifadesini kullandı.

"Herkes küpeyi taksın, hayvanlarını kayıt altına alsın"

Hayvancılıkta yaptıkları desteklerden herkesin yararlanmasını istediklerini ve hayvancılıkta kayıt dışı istemediklerini dile getiren Çelik, "Kayıt dışı bir şey istemiyoruz. Yüzde 30 hayvan kayıtlı değil. Hepsi kayda girecek. Çünkü tablomuzu görelim ki ona göre planlama yapalım. 42 milyon değil de 50 milyon hayvanımız varsa ona göre projeler geliştirmeliyiz. Onun için kayıt altına girmeleri ve desteklerden yararlanmaları konusunda bize düşen neyse yapmaya hazırız." diye konuştu.

Çelik, 2017 yılı itibarıyla organik hayvancılık noktasındaki sorunun ortadan kaldırılacağını aktardı.

Hayvanların küpelenmesi işine değinen Çelik, şöyle devam etti:

"Eski borçlar, eski parayla söylüyorum 6 katrilyon var. Hesap kitap var. Bakın ben size net söylüyorum. Kanun teklifimiz Başbakanlıkta. Geçmişle ilgili kimse bir şey takmasın kafasına. Geçmişle ilgili her şeyi siliyorum. Herkes küpeyi taksın, hayvanlarını kayıt altına alsın. Bunla ilgili düzenlemede 'af' diyorsanız af bunla ilgili düzenlemeyi çıkartıyoruz. Bütün hayvanlarımızın küpelenmesi gerekiyor. Onun için küpe işlerini merkez birliğimizle yapacağımız protokolle sizlerle beraber yapacağız."

Birlik başkanlarına seslenen Çelik, "Sizi başkan yapan üreticilerdir. Üretici olmasa birlik başkanı olmaz. Üretici olmazsa bakan da olmaz. Onun için biz bakanlık olarak başta üreticinin kıymetini bilmek zorundayız. İçeri girerken gördüm nasırlı eller, çileli eller, toprak kokan eller. Önce üreticimiz. Biz desteğimizi kime vereceğiz? Üreticinin cebine vereceğiz. Bu birlikler bu üreticiye hizmet ettiği sürece bu birliği dimdik ayakta tutmak da bizim görevimiz." ifadelerini kullandı.

Bakan Çelik, birlikler tarafından hayvan başı yapılan kesintiler nedeniyle yaşanan ihtilafa değinerek  "2017 kararnamesine bunu koyuyoruz. Bu ihtilafı kapatıyoruz. Siz üreticilerle yağ bal kaymak gibi olacaksınız. Üreticilerle ihtilafınız olmayacak. Üretici üretimine, siz onlara hizmet etmeye bakın. Biz de size hizmet etmeye bakalım." dedi.

Stopajla ilgili kesintiler konusunun ise Maliye Bakanlığıyla görüşüleceğini anlatan Çelik, bakanlık olarak mücadele etmeye devam edeceklerini bildirdi.

"Kendi çiftçimizi zengin etme durumundayız"

Çelik, tüm sektörün birlik ve beraberlik içinde çalışması gerektiğini vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu dayanışma içinde 70 milyon, 80 milyon küçükbaş hayvana ulaşmamız gerekiyor. Gerek büyükbaş hayvan gerek küçükbaş hayvan ithalatları geçici diyorum. Biz kendi kendine hayvancılıkta yeterli olmak durumundayız. Bu sene büyükbaş hayvancılık ithalatına yüzde 20 kesinti getirdik. Kaç hayvan gelecek, 500 bin mi? Getirmeyeceğiz yüzde 20'sini içeriden alacağız. Seneye yüzde 30'u, yüzde 40'ı içeriden alacağız. Böylece dışarıya namerde muhtaç olmayan başkalarının çiftçilerini, hayvancılarını zengin etme gibi bir politikamız olamaz. Kendi çiftçimizi kendi hayvancılıkla uğraşan vatandaşımızı zengin etmek durumundayız."

Geçen yıl "Genç Çiftçi Projesi" kapsamında 107 bin küçükbaş hayvan dağıtıldığını hatırlatan Çelik, desteklemelerin devam edeceğini söyledi.

Yeni doğum yapan keçiyi sırtında taşıyan Bilgin

Çelik, toplantıda, Rize'de, yeni doğum yapan keçiyi sırtında, yavrusunu ise köpeği ile dik yamaçtan köyüne taşıyan ve ağabeyi Ali Rahman'ın çektiği fotoğrafla sosyal medyanın gündemine oturan Hamdu Sena Bilgin ile görüştü.

Bakan Çelik, "Neler yaptığı dünyaya ibret olacak bir sahne sergiledi. Onun için genç çiftçi destekleme projesinde bu sene bakanlık olarak yapmamız gerekeni yapacağımızı, burada ifade ediyorum. Artık bir keçi oğlak değil, 40 tane olacak." dedi.

Bilgin de Bakan Çelik'e teşekkür etti.

"750 kesimhanenin 385'ini kapattık"

Daha sonra günlük 250 baş kesim kapasiteli mezbaha açılışına katılan Bakan Faruk Çelik, burada yaptığı konuşmada, üretimin önemine değindi.

Üretim olmadan tüketimden bahsedilemeyeceğini belirten Çelik,  "Ama ürettiğiniz şeyin, yani yaptığınız arzın güvenilirliği son derecede önemli. Eğer güvenilir değil ise güvenilirliğinde bir sorun varsa o arzın tabii ki günümüz dünyasında ve Türkiye'sinde hiç bir anlam ifade etmeyeceğini özellikle ifade etmek istiyorum. Özellikle konu gıda ve gıda ürünleri olunca hijyen ve güvenilirlik ayrı bir önem arz ediyor. Hijyene ve güvenilirliğe önem vermemiz gerekiyor." diye konuştu.

Çelik, hizmet sektörünün Türkiye'de turizmin de etkisiyle çok ciddi bir anlamda ivme kazandığını vurgulayarak şunları kaydetti:

"Artık bu hijyen meselesini, hayvanın beslenmesinden, kesiminden, kesimhaneden, lokantasına ve sofraya gelinceye kadar bütün zincir halkalarında korumak ve sağlıklı bir şekilde sürdürmek zorundayız. Medeniyet ve medeni olmak bu, gelişmişlik bu. Eğer biz bunu bu şekilde zincir halkalarını bir yerde aksatacak olursak o zaman hijyensiz ve güvenilir olmayan gıdayla insanımızı karşı karşıya bırakmış oluruz ki başka sorunlarda beraberinde getirecek bir durumla karşı karşıya kalırız."

Mezbahaların çok ciddi bir tartışma konusu olduğuna dikkati çeken Bakan Çelik, "Bunu özellikle belirtmek istiyorum. Biz yeni düzenlemelerle 1 Ocak tarihinden itibaren 750 kesimhanenin 385'ini kapattık. Çok kişi araya girdi. Yani bir müddet daha açık olması konusunda istekte bulundular. 'Açık bir müddet daha dursun' demek, hijyensiz bir şekilde sevkiyatın, kesimin yapılması demek. Bu yapılabilecek en büyük yanlışlıktı. Buna müsaade edemezdik. Dolayısıyla bu hijyen olarak eksik 385 mezbahayı kapatmış olduk." değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, bu alanda denetimlerin sürdüğünü dile getirerek "Yani göz açtırmayacağız. Bunun böyle bilinmesini istiyorum. Son günlerde bu kesimhanelerle ilgili gündeme düşen bazı hususlar var. Onlar kusura bakmasınlar, bizzat bakanlık olarak bizlerin yoğun denetimleri ve ardı arkası kesilmeyen ısrarcı takiplerimizin sonunda ortaya çıkardığımızı özellikle belirtmek istiyorum. Onun için 385 kesimhaneyi kapattık ve bu şekilde hijyen kurallarına uygun kesimhanelerin açılışına geliyoruz." şeklinde konuştu.

"Kırmızı et konusunda yeterli hale gelmek durumundayız"

Hayvancılıkla ilgili sorunların olduğuna işaret eden Çelik "Aştığımız ve aşmamız gereken sorunlarımız var. Öncelikle hayvancılık noktasında, kırmızı et konusunda kendi kendine yeterli hale gelmek durumundayız. Adana buna öncülük yapacak. Mersin, Antalya ve Toroslar, buna öncülük yapacak illerin başında geliyor. Bu ithalatın bitmesi gerekiyor." dedi.

Bakan Çelik, attıkları adımlar ve desteklerle kırmızı et sorununu kısa süre içinde çözmeyi istediklerini belirterek şunları kaydetti:

"Desteklerimiz her alanda var. Yeterli değil, bunları sektör temsilcileriyle konuşuyoruz. Hayvancılığın ve tarımın her alanında rastgele babadan kalma, atadan kalma anlayışlarla değil, bilimsel veriler çerçevesinde doğru dürüst bu işin yapılması ve bu şekilde meslek edilmesinin yararlı ve üreticisi açısından son derece kârlı olacağı inancı içerisindeyim. Yok ben atadan böyle gördüm, böyle hayvan keserim, böyle bitkisel üretim yaparım, bu dönem bitti. Yani emeği veriyorsak verimi daha yüksek şekilde alacağımız şekilde hayvancılıkta ve bitkisel üretimde sistemimizi ona göre dizayn etmemiz gerekiyor. Bakanlığımız ve il müdürlüklerimizin bu konuda yanınızda olacaklarını bilmenizi istiyorum. Biz hayvancılık yaptım diyeni bir gün bile pişman ettirmeyeceğiz. Onun arkasında, yanında olacağız. Onun kazanması demek 80 milyonun kazanması demektir."

Beraberindekilerle mezbahayı açan Bakan Çelik, tesisi gezdi.